10 Nisan 2008 Perşembe

MARDİN’E BİR ÜNİVERSİTE….

MARDİN’E BİR ÜNİVERSİTE….

Mardin’de neden bir Üniversite yok?

Bu sene, on dokuz yeni Üniversite kuruluyor… Ama Mardin’e yok!
Hadi daha önce yoktu anladık, diyelim! Bu sene, sayın başbakanın on dokuz yeni Üniversite kurulacağını söylemişlerdi. Ve çok geçmeden de yeni üniversite kurulacak İl’ler açıklandı. Biz Mardinliler de; mutlaka bir üniversitenin Mardin’e düşeceğini düşünüyorduk. Ama Maalesef, Mardin, bu yeni Üniversite kurulacak İl’ler içinde de yoktu.

Çünkü olması için çok sebep vardı:
Mardin;Uygarlığın beşiği Mezopotamya’nın merkezinde,dünyanın en eski yerleşim yerlerindendir,binlerce yıllık geçmişi vardır, Mimarisi ile tam bir açık hava müzesini andırıyor;Türbeler,Kiliseler,camiler,manastırlar ve bir çok han ve kervansarayları ile,UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer alıyor,İlçelerinde keşf edilmeyi bekleyen antik kentleri vardır, Nüfusu bir milyona yakındır, çok kültürlü,medeni,hoşgörülü,düşünen,yaratıcı bir çok halktan,dinden insanları vardır;Üniversite okumayı isteyen binlerce genci vardır ve İş bekleyen on binlerce insanı vardır….
Bütün bunlara rağmen, daha önce olması gereken üniversitemiz,(Mardin Üniversitesi veya Mezopotamya adında Üniversite) hala yok!

Düşünüyoruz da acaba neden yok diye!
Aklımıza onlarca soru geliyor ve kendimizce onlarca cevap buluyoruz tabi. Neden olabilir acaba?

1. Mardin’in nüfusu az olduğundan, olabilir mi acaba?
Eğer öyle ise; Üniversitesi olan veya yeni kurulacak bazı İl’lerin nüfusuna bakmak gerekir.

Bolu da var. Nüfusu 270 654
Niğde de var. Nüfusu 348 081
Kırıkkale de var. Nüfusu 383 508
Çanakkale de var. Nüfusu 464 975
Isparta da var. Nüfusu 513 681
Zonguldak ta var. Nüfusu 615 599 kişi dır.(die.gov.tr)

Ve yeni kurulacak bazı İl’lerin nüfuslarına bakalım.

Kırşehir de Kurulacak. Nüfusu 256 239
Düzce de kurulacak. Nüfusu 314 266
Amasya da kurulacak. Nüfusu 365 231
Giresun da kurulacak. Nüfusu 523 819
Yozgat da kurulacak. Nüfusu 682 919 kişi dır. (die.gov.tr)

Mardin’de kurulmuyor Nüfusu da 835 173 kişi dır. (mardin.gov.tr)

Üniversitesi olan veya kurulacak birçok İl daha var ki, Mardin’den daha az nüfusu vardır.
Demek ki; Bir İl’de Üniversite kurmak için, nüfus yoğunluğu dikkate alınmıyor(muş)!

2.Coğrafi yapısı mı uygun değil?
Mardin’i bu saydığımız İl’lerin hangisi ile karşılaştırırsak karşılaştıralım, coğrafi bakımından hepsinden daha elverişli bir konumdadır; ulaşımı, iklimi, doğal yapısı, tarımcılık, hayvancılık, ormancılık, madencilik ve yerleşimi ile uygun. Bütün bunları bilimsel araştırmayı, geliştirmeyi beklemekte olan bir yer.

3.Mardin’in Çevre İl’lerin de çok sayıda Üniversite mi var?
Maalesef çevre İl’lerinde de yoktur; Batman’da yok, Şırnak’ta yok, Hakkâri’de yok, Siirt’te yok.

4.Mardin in alt yapısı mı yeterli değil?
Bu konuda da, yukarda saydığımız ve daha birçok İl ile aynı kaderi paylaşıyor.
Ki, Türkiye’nin neresinde yâda hangi ilinde sağlam bir altyapısı vardır?
Modern bir altyapıya sahip olacağız diye beklersek, bir yüz sene daha beklememiz gerekecek herhalde!

5. Yerleşim ve tesis yetersizliğimi?
Yerleşim Bakımından, Mardin’in merkezide, İlçeleri de Çok elverişli olduğunu gören herkesçe biliniyor. Tesis bakımından ise her nerede kurulursa kurulsun yeni tesislere ihtiyaç duyulur. Dolayısıyla bu da kurulmaması için bir gerekçe olamaz.

6.Mardin’in siyasi iradesi-vekilleri mi yok?
Altı milletvekili var(!) diye biliyoruz.

7.Mardinlilerin okuma istekleri mi yok, buna layık mı değiller acaba?
Bunu yorumunuza, Mardinlilerin yorumuna bırakıyorum!…

8.Mardin in demografik yapısı mı?
Ha! Burada fazlaca diyeceğimiz bir şey yok, Çünkü olay burada düğümleniyor, diye düşünüyoruz.!
Biz Mardinlilerde; Özeleştiride de bulunmamız gerekir.... Birlik olmamız gerekir. Memleketimize sahip çıkmamız gerekir. Dayanışma içinde olmamız gerekir. Memleketimizi, geliştirip büyütmek; sanayisine, mimarisine, altyapısına, üstyapısına, zenginleşmesine önem vermemiz gerek.
Hak ve özgürlüklerimizi, bizim almamız, kazanmamız gerektiğini hatırlatır, Son yıllarda deyimleşen bir söz ile yazımı bitirmek istiyorum. “Adaletin olmadığı yerde Hak verilmez, alınır”

13.09.2005
Derik Açılım gazetesinde yayınlandı

DERÎK NASIL GELİŞİR

Evet, Derik nasıl gelişir?
Derik’in zenginleşip gelişememesinin bir kaç nedeni vardır belki?
Fakat bir nedeni var ki, çok basit esnaf kurnazlığındandır (!) Yani, sadece günlük kazancı düşünen ve bunu kar sayan bir esnaf ve sanatkâr anlayışı Derik’e zarar ettiriyor.
Derikli ve Derik’in köylüsünden çok duydum; “Derik’te her şey çok daha pahalıdır.” Yâda “Esnafı bizi kazıklıyorlar” Veya “Derik’te Sanatkâr mı var Onun için Derik’e gitmiyoruz Resmi işimiz olmasa Derik’e hiç gitmeyiz” diye.
Dolayısıyla, Derikli ve Derik’in köylüleri Derik de Alış-veriş yapmak istemiyorlar yâda yapmıyorlar. Eşyasını, getirip Derik’te yaptırmak istemiyorlar. Ve büyük ölçüde de yapmıyorlar.

Hakikaten iki Liralık bir malı üç Liraya mı satıyorlar? Sanatkârı üretemiyor mu? Yâda tamirci sadece günü kurtarma telaşında mı? Bunlar doğru ise ki, doğru olduğun kanısındayım. Yani Üretim olmazsa, yapılan hizmet çok pahalı ise ve her hangi bir eşya iyi yapılamazsa, bunlar kötü reklâm olarak Derik’in aleyhine işler. Yani, kim neden Derik’e gelsin diye düşünmek lazım? Haliyle, durum böyle olunca Memleket zenginleşip gelişemez.

Derik’in içinden de çevredeki köylüler de Kızıltepe’ye, Viranşehir’e ve Diyarbakır’a gidip Alış-Verişini yapıyorlar. Hâlbuki Derik’e ne kadar çok kişi gelir ise, Derik Esnafının kazancı da O denli artacaktır.
Esnaf ve sanatkârlarımız şunu düşünmelidirler; Derik’e ne kadar insan-müşteri çekersek kazancımız katlanacaktır. Ve de Mümkün mertebe Deriklinin de parasını Derik’te tutarsak, o zaman büyük kazanç elde ederiz diye.
Eminim Esnaf böyle düşünürse, batıya mevsimlik işçi olarak giden hemşehrilerimiz, kazandıklarını batıda değil de, gelir Derik’te harcarlar. Bu da Derik’in gelişip zenginleşmesine büyük katkı sağlayacaktır.

Hâlbuki günlük kazançtan çok, uzun vadeli kazanç esas alınmalı. Kazanç bir Esnafın değil, her Esnafın, her Deriklinin kazancıdır. Her Derikli; Günü, günlük yeti’sini karşılayan bir kazanç, kazanç saymamalı. Daha çok hizmet anlayışı ve uzun vadeli düşünerek mesleğini icra etmelidirler. Esnaf, daha ucuza mal-hizmet satmalı, çevre ilçeler ile rekabet etmelidir.
Esnaf ve Sanatkârın üretken ve Dürüst olmalı, yaptıklarını ucuza satmalılar.
Ve her Derikli, mutlaka Derik’te parasını harcamalıdır.

Her yerde çekememelik olabileceği gibi Derik’te de var. Her ne kadar iyi bir şey değilse de maalesef var. Ama başkaları zengin olacağına benim hemşehrim olsun anlayışına sahip olmalı. Bir şey daha var ki, Derik‘ de harcadığımız paranın bize geri döneceği kanısıdır! O halde birbirimizi kıskanmamıza da gerek yoktur.

Bununla ilgili bir örnek vereyim!
Son yıllarda Urfa’da deyimleşen bir söz vardır “Antep’li gibi mi olacağız” diye. Daha çok Sanayi ve Esnaftan söz açılınca bu söz kullanılıyor. Nedir bu “Antep’li gibi mi olacağız” sözü?
Vakti zamanında; Antep’liler seyahat’e çıktıkları vakit, kaç gün kalacaklar ise, kendilerine yetecek kadar, yiyecek, giyecek vs. Antep’ten alır öyle yola çıkarlarmış. Tek amaçları da paralarını Antep’te harcamakmış.
İşte Antep ortada! Sanayisi, Zenginliği, Altyapısı ve Üstyapısı ile mükemmel bir şehir olmuştur. Parasını sadece Antep’te harcayan Adamın, Antep Sanayisinde katkısı çok, çok büyüktür.
O gün O Adam sıradan bir Esnaf idi belki de? Ama bugün O Adam veya Adamlar, dev sanayi kuruluşların sahipleridirler. Gelin biz Deriklilerde Antep’lileri örnek alalım.
Memleketimize sahip çıkalım. Düşüne biliyor musunuz; Derik’in Yirmi beş - otuz bin Nüfusu ile bir matbaası bile yok! Bu da, ne kadar geri olduğumuzu gösteriyor!

27.02.2006
Derik Açılım gazetesinde yayınlandı

DERİK EKONOMİSİ VE KÜLTÜR TURİZMİ

Derik in içler acısı Ekonomik durumu!

Günümüz Göçün sebeplerin başında, belki de ilk sırasında Ekonomik sebep vardır.

Derik ten göç edenlerin büyük bir bölümü de Ekonomik sebepten, işsizlikten, yoksulluktan ve yokluk tan dolayı Derik’ten ayrılmışlardır. Yani memleketini terk etmek zorunda kalmıştır.

Bu sebepten dır ki; Derik in dışında yaşayan Deriklinin sayısı Derik de yaşayanların dört-beş katıdır.!

Derik’in dışında yaşayan, fakat yüreğini Derik de bırakmış biri olarak.

Derik de Görev yapan görevlilere ve Derik Halkını göreve çağırıyorum.!

Gelin Tarihi Eserlerimize sahip çıkalım!

Hem Tarihimizi kurtarmış oluruz, hem bu tarihi eserleri Turizme kazandırmış oluruz. Tanıtımını iyi yaparsak, Derik, kültür Turizmindeki hak ettiği yeri alır ve Halkımıza kazanç kapısı olur. Dolayısıyla Derik in ekonomik durumunu iyileştirir, kısmen de olsa göçten kurtarır ve anakent varoşlarında yaşam savaşı vermektense memleketimizde/i kazanalım; şehrimizi, ilçemizi zenginleştirelim, modernleştirelim.

Derik’e her sene binlerce yerli ve yabancı turist gelir.
Onlarca gencimize iş kapısı açılmış olur.
Esnafımızın; bakkalın, manavın, kasabın, taksicinin, minibüsçünün ve dolayısıyla Derik in Ekonomisi canlanır. Derik kazanır, Derikli kazanır.

Bilindiği üzere Son yıllarda Kültür Turizm’inde büyük bir gelişme yaşanıyor.

Potansiyel olarak çok zengin olan Derik, alması gereken payı alamıyor.

Çünkü kimse Derik’i tanımıyor. Derik’in tarihi yerleri toprak altında gizlenmiştir, tahrip olmuştur.

Almamasının sebepleri çoktur belki ,(Üniversitelerin, yerel yönetimlerin ilgisizliği, cehaletin, devletin yokluğu/önemsememesi..…) ama en büyük etken biz Deriklilerin bu tarihi eserlerin tanıtımını yapmıyoruz, yapamıyoruz belki de bu zenginliğin farkında değiliz.

Özellikle Kaymakamlık, Belediye, diğer ilgili birimler ve Sivil Toplum kuruluşlarına büyük görev düşüyor...

Lütfen gelin bu geçmişi binlerce yıllara dayanan eserleri gün ışığına çıkaralım, geçmişini araştıralım ve de sahip çıkalım!

Derik merkezi ve çevre köylerinde bulunan bazı yerler.

Mesela;

Kela rebetê (Rabat kalesi)ye
Textê qiza qiral ( Kıral kızı kalesi)
Xerabeyên Fitnê (pınarcık Fıttar harabeleri)
Xerabeyên Tilbisim (Tepebağ-Tılbisim harabeleri)
Ofî deki harabeleri (Başkavak-offi harabeleri)
Şikefta Buxurê (Derinsu mağarası)
Dêra metînan,
Haramiyê mağaraları
Ve benim bilmediğim birçok yerlerde vardır.

Şüphesiz buralara sahip çıkmadık. Sahip çıkma bir yana, bilinçsizce tahrip ettik.

Bu Eserlerin korunmasında birinci derecede görevli olanlar da maalesef sahip çıkmadılar, çıkmıyorlar!

Geç kalındığı kadar kalmıştır, daha çok kalmadan, bu tarihi yerlere sahip çıkalım, ortaya çıkaralım ve koruyalım.

Başta sayın Belediye Başkanımız ve sayın Kaymakamımız olmak üzere bütün yetkililere bir kez daha çağrı yapıyorum! İlgili mercilere ile girişimlerde bulunun;
Yapılması gereken ilk iş bu yerleri SİT alanı ilan etmektir. Bilimsel çalışma yapmak, Koruma altına almak, gereken yenileme çalışmalarını başlatmak ve altyapı çalışmalarına hemen başlatmaktır.

04.08.2005
Derik Açılım gazetesinde yayınlandı